KUR'AN-I DOĞRU ANLAMAK
Vahy: Allah’ in dil disi yontemlerle insanlarla konusmasi, insana mesaj iletmesidir ve vahy Allah’ in en buyuk hidayetidir. Ihdines siratalmustegim diyen insane zalikel kitabu lareybe fihi hudellilmuttegin diye vahyin kitabi uzatilmaktadir iste bu kitap kendisinde suphe olmayan bu kitap Allah’ a karsi sorumluluk duyanlar icin hidayettir. Onun icin vahy maxa hidayettir.

Vahy nadir: biraz oncede tanimladigim gibi Allah’ in dil disi yani gostergeler olmaksizin sozsuz bir bildirimidir, yani insanla sozsuz konusmasidir. Bu tesri-i bir konundur. 

Bir de tekvini kanun vardir. Tekvini kanun, kainatin tabi oldugu yasadir. Kainata bakin Allah’ in tekvini kanunlari uzerinde durur. O halde statik bir kadere sahip olan kainatin nasil kanunlari varsa dinamik bir kadere sahip olan insaninda tabi oldugu kanunlari olmaliydi degil mi? Dinamik bir kadere sahip olan insanin tabi oldugu kanunlarida dinamik, statik kadere sahip olan,  tabi olan tabiat ve doganin kanunlarida statiktir. 

Onun icin insanin tabi oldugu kanunlar tipki dinamik bir kadere sahip olusu gibi dinamiktir. Onun icin Allah insanlik tarihinin uzun yuruyusu boyunca birden cok peygamber birden cok kitap gondermistir, Allah insanla yuruyus destani boyunca sık sık konusmus insana sık sık mesaj yollamistir. Vahiy Allah’ in adem ogluna kat kat ikraminin en sonuncusudur, hani

“ velegad kerremna beni adem”  buyuruyor biz adem ogluna kat kat ikram ettik, iste o kat kat ikramin bir kati en son kati vahiydir.  Vahyin inisini ifade eden inzal tenzil lafzi lugat olarak ikram manasina gelir. Onun icin araplar, misafire ikram ettikleri yemege nuzul derler, ilginc onun icin goruyorusunuz Kur’ an da biz bir seyi indirdik , inzal ettik ifadesi gectigi yerde, siz bundan insana ikram ettik, insana hediye ettik, lutfettik anlamini cikarmalisiniz. O nedenle kur’ an da inzal tenzil ifadeleri, demir icin kullanilir, demiri indirdik, hayvan icin kullanilir, 8 cift hayvan indirdik,  su icin kullanilir, su icin kullanildiginda, gokten yere dogru yagdigi icin, belki kelime olarak mantigina uygun dusuyor, ama bu kelime dag icin kullanildiginda, demir icin kullanildiginda, elbise icin  kullanildiginda, ki Kur’ an da elbise indirdik, elbisenin gokten inmedigini biliyorsunuz. Demirin gokten inmedigini biliyorsunuz, ayet indirdik melek indirdik bunlarin hepsini insana ikram ettik, bir kerem olarak verdik ki iste ustte zikredilen insanogluna kat kat ikram ettigin anlamida burada yatmaktadir. 

Vahiy insanoglunaAllah’ in en buyuk ikramidir. Meryem suresi 11. ayette. فَأَوْحَ 09; إِلَيْهِ 05;ْ”  Zekeriyya a.s icin kullanildigi gibi vahy, soz kullanilmadan bizim kullandigimiz gostergeler kelimeler kullanilmadan bir mesaji soz disi bir bicimde birine bildirmeye denir, “ feev ha ileyhim”  deniyor mezkur ayette, onlara vahyetti bildirdi oysaki , meryem suresinin 10. ayetinde zekeriyya a.s ‘ a insanlarla konusmamasi emrediliyor. 3 gun insanlarla konusmamasi ve bunuda insanlara soylemesi ,yani ben sizinle konusmamak uzere sukut orucu tutmak zorundayim, tutmakla emrolundum, iste bunu insanlara ifade etmesini “ evha ileyhim”  biciminde veriyor Kur’ an. Yani insanlara bunu soyledi. Nasil, ben insanlara konusmayacagim diye konusmamak uzere susma orucu tutan biri, bunu nasil soyler; isaretle soyler. Iste Kur’ an buna vahy diyor, yani soz disi bir yontemle bir bildiriyi muhatabina ulastirmaktir. Iste Kur’ an da ki “ gale”  dedi, “ nada”  unledi, “ evha”  bildirdi, “ enzele”  indirdi, gibi ifadeler hep vahyin degisik bir bicimde indirilisine delalet ederler ve hepsi soz disi bildiriler. 

Yine kur’ an da vahyin 3 sekilde gonderildigi soylenir., [042.051](EH) Bununla beraber hiçbir insan için Allah'ın şu üç suret dışında doğrudan doğruya ona söz söylemesi mümkün değildir; ancak, ya vahiy ile, ya perde arkasından ya da bir elçi gönderir, izniyle ona dilediğini vahyeder. Çünkü O, çok yüksek ve çok hikmet sahibidir. sura suresi 51. ayette vahyin gonderilis sekillerinden birisi apansiz ic aydinligi ile, ilham ile(Bu karşılık, apansızlık ve iç aydınlanma kavramlarını birleştiren vahy teriminin öncelikli anlamıdır (Râğıb): Kur’ânî kullanımda, bu terim, genellikle -her zaman olmasa bile- Allah'tan gelen “vahiy” ile eş anlamlı kullanılmıştır. Yukarıdaki pasaj, Hz. Peygamber'e emanet edilen ilahî mesajdan bahseden  sura 48. ayetin ilk paragrafı ile bağlantılıdır)yani vahyen olarak nitelendirilir, vahyin ikinci sekli perde arkasından 3. sekli ya da bir elçi gönderir. Demekki insanlik tarihi boyunca gonderilen tum vahiyler bu 3 sekilde gonderilmistir.  Birincisi vahyen diyor sura 51’ de, vahyen, biz bunu resulullah’ dan gelen rivayetleride yanyana dizdigimizde resulullah’ in hira’ da indirilen ilk 5 ayetin iste bu birinci sinifa girdigini anliyoruz, yani ruyada Allah tarafindan gonderilen bir mesaj oldugunu. Ikincisi bir perde gerisinden ki, rabbimizin musa. As’ a indirdigi vahiy ve konusmasi bu sekle ornektir.  3. cesidine ise kur’ an’ in geri kalan tum ayetlerinin resullah’ a gonderilisini verebiliriz. Iste bir elci araciligi ile indirilen vahy rabbimizden yani vahyin ana beyni olan levhi mahfuzdan sozsuz bir bicimde bir simgeler yigini halinde alinip bir mana halinde alinip peygamberin kalbine ilka edilmesi, iste 3. turude vahyin budur. 

Iste kur’ an ilk 5 ya da 7 ayeti haric tamamen bu 3. sekilde indirilmistir. Suursuz ve cansiz varliklarin tabi oldugu kanunlarin kendilerine bildirimide Kur’ an da vahiy olarak adlandirilir. Ancak biraz oncede soyledigim gibi  onlara statik vahiy,  insane dinamik vahy olarak indirilmistir. Cunku statik kadere bagli olan kainatin yasalari, vahyi, statik vahiyle, degismez vahiyle, sabit bir vahiyle, dinamik bir kadere sahip olan, daima ameline  gore kaderide degisen insanada  vahiy dinamik bir bicimde  gonderilmistir. 

Kur’ an da yere vahyedildi goge vahyedildigi, bal arisina vahyedildigi ifade edilirki bu ifadelerden biz sunu anliyoruz, bunlarin tabi olduklari kanunlar, bunlarin, yerin, gogun, bal arisinin tabi oldugu doga yasalari bir vahy olarak a adlandiriliyor, arinin bal yapmasi iste Allah’ in kendisine tabiat olarak kildigi bu vahiy sayesinde biz buradan yola cikarak sunuda anlayabiliriz, bal arinin amelidir, kendisine kanun kilinan vahy sayesinde o vahyi ari bala dondurmektedir. Ve insanada ari ornek gosterilmektedir, bakiniz suursuz bir varlik kendisine statik bir vahiy gonderiliyor bu vahy bala cevriliyor yani itiraz etmiyor gorevini yapiyor, ey insane sen suurlu bir varlik oldugun halde ari kadar dahi gorevini yapmayacak misin uyarisidir adeta, yine goklere  ve yere vahyedilmesinde ki kasitta budur. Ey insane suursuz bir varlik olan gokler ve yerler aldiklari vahyi tamamen uyguluyorlar ve Allah’ a isyan etmiyorlar, ornegin gunes bugunde yoruldum ya rabbi demiyor, dogmayacagim demiyor, yanmayacagim demiyor, aydinlatmayacagim demiyor, ay itiraz etmiyor basim dondu demiyor,  o hade ey insane  yerler ve gokler Allah’ in static  vahyine muhatap olan yerler ve gokler bu  vahye amade olmusken sen Allah’ in  suur verdigi akil verdigi, irade verdigi  vicdan verdigi ve donup konustugu ve bu kadar ikramin muhatabi olan bir varlik olarak nasil Allah’ a isyan edersin denilmek istenmektedir. Vahyin de tanimini kisaca yaptiktan sonra,  simdi vahyin son kitabi olan kur’ anin tanimi uzerinde durmak istiyorum.

Kur’ an nedir:  Allah’ in kendisine en son hitap ettigi hz Allah’ in son peygamberine indirilen en son mesaja kur’ an adi verilir, Kur’ an melek Cebrail araciligi ile peyder pey 23 senede yaklasik hz. Peygamber a.s in kalbine indirilen ilahi mesajlarin tumune verilen ortak  isimdir. O yine kendisine gore  bir Ramazan ayinda  ramazandan bir gece olan, mubarek bir gece olan kadir gecesinde yani, kader  gecesinde, olcu gecesinde; ilk kez Hirada indirilmeye baslanmistir. Ve bu inis yaklasik 23 yil surmustur. 

Kur’ an kelime anlami olarak bir araya getirmek toparlamak,  telif etmek, soz dizmek anlamlarina gelir ki qarane konunden geldigi soylenir, dilbilimcileri tarafindan.  Ismi meful manasina mastardir yani okunan demektir, yani sizin icin Kur’ anin Kur’ an olmasi okumaniza baglidir, okuyorsaniz sizin de Kur’ aninizdir okumayan icin Kur’ an degildir. Kur’ an okumayanin Kur’ ani degildir. Qarae okumak  anlamina gelir, ikincil olarak okumak yani  anlamlari yanyana dizmek kelimelerden anlamli sozukler uretmek, kelimeleri yan yana dizerek bir anlam elde etmek ve bunu birbirini ayirmadan  kesintisiz yapmak anlamina gelir. Burdan yola cikarak  sunu soyleyebiliriz, okumak sadece  okumak ne dedigini bilmeden okumak degil, okumak anlamak. Okumaktir ki ayni kokten gelen istikra kelimesi okumak, anlamak, yasamak ve  hissetmek manalarina gelir. Ayni kokten gelir. Onun icin Kur’ an butun bu anlamlari icerir. Okumak anlamak, hissetmek ve hayata dokmek yasamak , esyanin insanin ve hakikatin tefsirirdir bu. Yani kur’ anin kendisi hem mufessirdir hem mufesserdir. Yani hem tefsir eder hem tefsir edilir. Tefsir eder neyi? Hakikati tefsir eder. O sozcukler aslinda sozcuklerin gerisinde yatan hakikati ifade etmek icin vardir. Onun icin Kur’ an hakikatin ebedi ve degismez degerlerin bir tefsiridir. Kendisi bizatihi mufessirdir. Esyayi tefsir  eder, varligi tefsir,  eder mahlukati tefsir eder. Ve hepsinden ote Allah’ i yaraticiyi tefsir eder. Ve yine Kur’ an mufesserdir, tefsir edilmistir. Kur’ ani ilk tefsir edende  yine Kur’ an’ in sahibi olan Allahtir. O Kur’ an da oyle buyurur “ Summe aleyna beyaneh” , sonra onu beyan edecek aciklayacak olan biziz. Yani onu  sana aciklamak bizim uzerimize duser buyuruyor. Onun icin Kur’ an hem mufessirdir, hem mufesserdir. 

Kur’ an bize kendisini soyle tanitir. Biz Kur’ an’ a sen kimsin nasil bir kitapsin ozelliklerin nadir diye sordugumuzda Kur’ anin su cevaplari verdigini goruruz. 

1 ben Allah’ in kelamiyim der, bu Allah’ in dili demek degildir. Kur’ an kelamullahtir, lisanullah degildir, Allah’ in dili degildir. Vahyin dili dedigim gibi biraz once sembolsuzdur. Vahiy tamamen konustugumuz hecelerden meydana gelen, harflerden meydana gelen, dilden ari dir. Ancak Kur’ an’ in dili arapcadir. Allah’ in dili degil. Onun icin Allah her peygambere kendi dili ile hitap etmistir. Tevrat ibranice, incil aramice, ibrahim a.s ‘ in suhuflari ise suryaniceydi.  Ve tabii ki  diger tum peygamberler gonderilen bildigimiz ve bilmedigimiz tum kitaplarda kendi dillerinde gelmisti. Onun icin kur’ an Allah’ in kelamidir, onun manalari tamamiyla Allah’ tan dir. 

2. si Kur’ an arapca bir kitaptir; Kur’ anin dili arapcadir. Dil manadan ayrilamayacagi icin lafizlar anlamdan ayri tutulamayacagi icin Kur’ anin  arapca olmasida Kur’ an’ in kendi beyani ile tevkifidir ilahidir. 

3 Kur’ an mutevatirdir bize kadar yalanlanmasi mumkun olmayan cok sayida insanin kafasinda gonlunde göğsünde ve yazilarinda aktarilarak gelmistir. Ilk nesil Kur’ ani  sadr (göğüs)larina yaziyorlardi, daha sonraki nesiller, satirlarina yazarak bize kadar ulastirdi. Kur’ an 1400  yildan beri hem sadr lar tarafindan goguslerde, kalplerde  zihinlerde hemde satirlarda kitaplarda bugune kadar tasina gelmistir. Ilk indirilen ayetleri  ashabi kiram bir mujde bekler gibi bekliyor. Ayet indiginde birbirlerine sanki define bulmus gibi birbirlerine mujdeliyorlar ve inen ayeti herkes tabiri caizse bir mucevher gibi yureginin en mustesna kosesine sakliyor. Ve oradan hayatina dogru donusturuyordu ve iste Kur’ an in ilk muhatabi  olan nesil ayetleri adeta yutarcasina  hicbirini bir kelimesini bir harfini zayi etmeden gozledikleri  bir yolcu bekler gibi ask ile sevk ile bekledikleri ayetleri en mustesna yerlerinde hifz ediyorlar yasiyorlar hayata  aktariyorlar ve gelecek kusaklara tasiyorlardi. 

Bu noktada bir misal hatirliyorum, resulullahin vefatindan hemen sonra Omer ve Ebubekir r.a.h Ummu Eymeni ziyarete giderler, Ummu Eymen resulullahin annesinin azatli cariyesi, resulluhin sevdigi bir  annemiz, yasli bir kadin, Ummu Eymen aglamaya baslar, Omer ve Ebubekir de aglamaya baslar, ve onu teselli ederler, ve derler ki resulullah bir insandi Allah katina aldi onu, Ummu Eymen yanlis anlasildigini anlar ve der ki, ben resulullahin oldugune aglamiyorum ki ben asil vahyin gokten kesilisine agliyorum, artik Allah bizimle konusmayacak ben ona agliyorum. Vahyin kesilisine aglamak, vahiy iste, suren vahiy, vahyin ilk muhataplari tarafindan boylesine  canla basla karsilanmis, boylesine muthis bir muhabbetle karsilanmis ve yasli bir kadin, okumasi yazmasi olmayan bir kadin, bugunun normlariyla, hicbirseyden haberi olmayan, cahil bir kadin, vahyin kesilisine agliyor, artik Allah bizimle  sicak bir bicimde konusmayacak diye agliyor.  Onun icin o insanlar  bu ruh , bu suur, bu bilincle herhalde vahyin  bir tek kelimesini araya vermezler zayi etmezler, bu suur icinde vahyi tasidilar sonraki nesillere, elden ele, dilden dile, gonulden gonule, yurekten yurege ve kitaptan kitaba aktardilar.

4 Kur’ an apacik bir kitaptir apacik. Kendisi bunu soyler kitabin mubin, apacik kitap, Kur’ an’ in apacik olmasi kuskusuz,  dil sanatlari acisindan, mecaz, tesbih, istiare tasiyor olmasina engel degildir. Kur’ an da ki mutesabih ayetlerin varligida Kur’ an’ in apacikligina engel degildir. Dikkatinizi cekerim, Kur’ an da anlamsiz hicbir kelime yoktur. Kur’ an da  anlami belli olmayan hicbir cumle yoktur. Kur’ an da anlami insane  tarafindan bilinmeyecek bir tek ayet yoktur, cunku Kur’ an’ in maksadi anlasilmak icin, Allah Kur’ an da birsey soylemis ve soylediginide  insane anlamisi icin soylemis, anlamamasi icin degil!!!. Kur’ an daki mutesabihat anlasilmayacak sozler degil; aksine anlasilmasi icin uzerinde ciddi bir sekilde durulmasi, tefekkur edeilmesi, tedebbur edilmesi yani maksadinin anlasilmasi gereken bir ayettir , onun icin Kur’ an da anlami anlasilmayacak ayet yoktur, kelime yoktur, ancak anlami ilk bakista anlasilacak, ilk bakista anlasilmayip uzerinde uzun uzun dusundukten diger ayetlerle baglantisi tesbit edildikten onun yaptigi gonderme bulunduktan sonra anlasilacak tefekkur, tedebbur ve teemmulden sonar anlasilacak  ayetler vardir. Onun icin ‘ Kur’an “ efela yetedebberuunel kur’ an”  Kur’ an uzerinde derin derin dusuncelere dalmiyor musunuz, Kur’ an’ i tedebbur etmiyorlar mi, kur’ an uzerinde  derin derin tefekkur etmiyorlar mi diye sorar, nicin ilk etapta anlasilacak ayet ve kelimeler oldugu gibi, ilk bakista anlasilmayacak bir cok ayet ve lafiz da vardir da onun icin.

 

Mutesabihat baska yerlere gonderme yapan dipnotlar gibidir aslinda. Kur’ anin diger ayetlerine, Kur’ anin tefsiri olan diger ayetlere gonderme yapan, ozlu dipnotlardir.  Bu manada Kur’ an apaciktir.

Yine Kur’ an da cok anlamli kelimeler olmasida Kur’ an da mananin anlasilmamasina mazeret degildir. Her dilde cok anlamli kelime vardir. Ornegin quru kelimesi hem hayiz zamanina hem temizlik zamanina isaret eder. Iki anlami birden  icerir, ancak Kuran’ da  her kullanildigi yerde bunun hangi anlama geldigini baglamindan siyaq ve sibqindan  cikarmak mumkundur. Onun icin heva kelimesi hem cikmak manasina gelir hem inmek manasina gelir. Ancak kullanildigi yerde ne icin kullanildigini onune ve ardina siyaq ve sibqina baglamina bakarak  bulabilirsiniz.

Yine Kur’ an da musterek manali bir cok kelime vardir, ayn kelimesi ayn kelimesi  bir ayette goz olarak kullanildigi gibi, bir baska ayette su kaynagi olarak kullanilir.  Her dilde oyledir. Bizim dilimizde de sukaynagina; su gozu ya da goz derler.  Onun icin bunlardan hangisinin anlamini verdigini ogrenmek icin  cumledeki yerine bakmaniz kafi. Eger cumlenin tamamini dogru bir bicimde anlarsaniz, o gozun su gozu mu insan gozumu oldugunu cikarirsiniz rahatlikla, butun bunlarda Kur’ an’ in anlasilmamasina gerekce degildir. 

Yine sahabe ve musrikler Kur’ an’ i anladilar, Kur’ an’ a iman edenler anladiklarina iman ettiler inkar edenlerde anladiklarini inkar ettiler. Yani lafizlarinin anlamlarini biliyorlardi, bilmediklerinide zaten  soruyorlardi. Ornegin Hz. Omer ebbe kelimesinin anlamini soruyor arastiriyordu, aslinda ebbe kelimesi ot, cayir manasina gelir, bunu bilmediginden degil, lakin cennette  cennetliklere mujdelenen bu seyin cennetteki gercek mahiyetini bilmiyordu, zaten  bilmeside mumkun degildi gayba iliskin birseydi, cennete iliskin birseydi, yoksa ebba kelimesinin cayir anlamina gelmedigini bilmiyor degildi, lakin cennette mu’ minlere cayirin nasil mujdelenen bir nimet  uzerinde duruyor,  herhalde farkli birsey olsa gerek diyor ve hemen arkasindanda bu tekelluftur, eger ogrenmem gerkmez ya da daha aciklanmasi gerekseydi Kur’ an bunu bize aciklardi deyip geciyordu.

 

Onun icin ashabi kiramdan bazilari bazi kelimeleri bilmedikleri  zaman yazdiklari mushaflara, yazdiklari ayetleri, yazdiklari sahifelere not dusuyorlardi, zuhruf kelimesi, hemen yanina not dusuyorlardi zeheb  manasina gelir, altin manasina gelir diye, yani bu da cok azdi. Onun icin onlar Kur’ an’ i anliyorlardi. Anlamadiklari cok ender kelimelerin yanlarina dustukleri o notlardan  anliyoruz ki, geri tarafini anlamislardi. Anladiklari icin de sormuyorlardi ve musriklerde anladiklari bir Kur’ an’ i inkar ediyorlardi. 

Lakin bu manada lafzi bilmek, anlamak ayri, kavramak ayri, yani ne dedigini anlamak ayri, nedemek istedigini anlamak ayri, nedemek istedigini anlamak icin tedebbur ve tefekkur lazim. Iste inanmayanlar ne demek istedigini anlamiyorlardi, ne dedigini degil cunku dilleri arapcaydi, eger o arapca ile inmemis olsa idi, Kur’ an ‘ in da dedigi gibi araplara arapca olmayan bir kitap ha! diye sorarlardi, diyor kitap. Cunku onu anlayasiniz diye arapca indirdik diyor Kur’ an. Bu manada Kur’ an apacik bir kitaptir. 

5.si mucizedir. Kevni, bir mucize degil, Kelami bir mucize dir, diger  peygamberlerin tumune verilen mucize kevni  idi hatirlayin , ibrahim peygamberin mucizesini, hatirlayin musa a.s mucizesini, hatirlayin  salih peygamberin mucizesini onlar kevni idi. , ama bu kelami bir mucizedir. Kevni mucizeler. Tarihseldir, sadece gonderildikleri zamanda gecerlidir. Ancak bu  bu mucize bu son mucize zamanlar ustu bir mucizeye donustu. Cunku kelami idi onun icin her cagda kiyamete kadar mucize olmayi surdurecektir...***

  « BEN MUSLUMANLARDANIM » DIYENDEN DAHA GUZEL SOZLU KIM VARDIR ? »
AKYAMAÇ KÖYÜ
 
İLETİŞİM ADRESLERİ
 
1- m_emlik@hotmail.com

2-muratemlik1962@gmail.com

KUR'AN-DAN ÖNEMLİ BİLGİLER
 
Böylece Meryem, çocuğa gebe kaldı ve onunla uzak bir yere çekildi.
MERYEM SURESİ-22
Doğum sancısı onu bir hurma ağacına yöneltti. “Keşke bundan önce ölseydim de unutulup gitmiş olsaydım!” dedi.
MERYEM SURESİ-23
Bunun üzerine, hurma ağacının alt yanından (bir ses) ona şöyle seslendi: "Üzülme! Rabbin senin alt yanında ufak bir dere akıttı;
MERYEM SURESİ-24
Şimdi hurmanın gövdesini kendine doğru silkele, taze hurma dökülsün.
MERYEM SURESİ-25
Sonra da ye, iç: gözün aydın olsun! Ve eğer insanlardan birini görürsen ona de ki: "Ben O sınırsız rahmet Sahibi için, (bir süre) konuşmaktan kaçınmaya ahdettim; bu yüzden bugün insanlardan kimseyle konuşmayacağım".
MERYEM SURESİ-26
Ve bir süre sonra, çocuğuyla beraber, kavmine döndü. "Ey Meryem!" dediler, "Sen, gerçekten, tuhaf bir iş yaptın!
MERYEM SURESİ-27

HZ.İSA'NIN DOĞUM GÜNÜNÜ ARALIK VEYA OCAK AYINDA ARAYANLARA KUR'AN HAYKIRMAKTADIR :
"EY İNSANLAR ! İSA FİLİSTİNDE DÜNYA YA GELDİĞİNE GÖRE, O MEMLEKETTE HURMALAR TEMMUZ SONU İLE AGUSTOS AYI İÇİNDE OLGUNLAŞMAKTADIR. HZ.MERYEM DOĞUM İÇİN TAZE HURMA YEDİĞİNE GÖRE İSA'NIN DOĞUMU MUTLAKA BU AYLARDADIR. AYRICA DOĞUMDAN ÖNCE TAZE HURMANIN DOĞUMU KOLAYLAŞTIRICI ETKİSİNİN DE OLDUĞU BU AYETLERDEN ÇIKMAKTADIR.BURADAN DA TIP DOKTORLARINA BİR ARAŞTIRMA ÖDEVİ ÇIKMIŞ OLSUN
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol