DİNİ İNANIŞ
Köy halkının % l00 ü Hanefi Müslümandır.Başka din ve mezhepten insan yoktur.Herhangi bir tarikat etkisi de görülmez.Son yıllarda KUR-AN MÜSLÜMANLIĞI diyerek harici grupların etkisinde
kalmış bazı insanlara rastlanırsa da bunların sayısı bir elin parmak sayısını geçmez.
GÖRÜLEN BATIL İNANIŞLAR
1-Kapı eşiğine oturmanın uğursuz sayılması
2-Baykuşun uğursuz sayılması
3-Ezan okunurken köpek ulumasının uğursuz sayılması
4-ANKEBUT denilen ve bazı insanları uykuda rahatsız eden bir varlığa inanma
5-Mevlüt okutmanın büyük sevap olduğuna inanma
6-Bahçelerde ağaçların başına at,eşek veya köpek kafa kemiğinin nazar için asılması
7-Üzellik bitkisi ile tütsü yapma
8-Nazar için çocuklara NAZAR BONCUĞU, GALEÇÇİ denilen bir canlı kabuğu veya iğde
dalından bir parça asma.
9-Muskaya inanma
MİSAFİRPERVERLİK
Eskiden beridir komşuluk ilişkileri ve misafirperverlik oldukça iyidir.Uzun kış gecelerinde komşulara oturmaya gitmek adettir.Gündüzleri de gidip oturmalar vardır.Misafirlikte haremlik-selamlık uygulaması yoktur.Çok kalabalık olma durumları dışında erkek ve kadınlar beraber otururlar.Muhtar odaları ve KÖY ODASI denilen misafir evlerinde kadınlar oturmaz.Misafirlere kolonya,şeker,çay ikram edilir.Kış oturmalarında çekirdek türleri,nohut kavurması, KAVURGA denilen buğday kavurması, kuru ceviz,kuru üzüm,tatlandırılmış meşe palamudu ikram edilir.
Eskiden köye gelen misafirler ya tanıdıklarına veya tanıdığı yoksa köy odalarına gelirlerdi.Misafirler tereddüt etmeden karşılanırlar ve elden geldiğince ağırlanırlardı.Bazı köylerde misafir kabul etmeyenler olduğunu duyan köy halkı hayıflanırdı.Köy odalarına gelen misafirlere yemek götürülür ve cemaat olarak onunla beraber oturulurdu.Hayvanla gelmişse oda doyurulurdu.Halen bu odalardan ALTILARIN
(Köyde Melendizli soy isminde oturanlara altılar kabilesi denilmektedir.)misafir odası halen durmaktadır.Şimdi de köy aynen misafirperverdir.Eski köy odaları işlevini yitirse de köyde misafir almayan aile yok gibidir.Odalardan TANDIR ve KÜRSÜ kalkmıştır.Televizyon,eski hoş sohbetlerin yerini almıştır.
KAN DAVASI
Köyde kan davası mevcut değildir.Güzelyurt ilçesinin en sakin köyüdür desek yanlış olmaz.Köyde adam öldürme adeti yoktur.Namussuzluk ve iffetsizlik çok şiddetli ayıplanır.Köyde fuhuş da mevcut değildir.Kızların kaçması veya kaçırılması olayları gayet sakin ve insani karşılanır,bu olay kan davalarına neden olmadığı gibi mutlu evliliklerin kurulmasına vesile olmaktadır.
ÇİFT EVLENME VE ÇOCUK SAYISI
Köyde hanımı hayatta iken evlenen çok azdır.Böyle bir adette zaten yoktur.Ancak kişiler hanımı veya kocası öldükten sonra ikinci bir evlenme yapmaktadır.Halk çocuk sayısı açısından gittikçe sayıyı düşürmüştür.Eskiden 1-10 arasında değişen çocuk sayısı artık 1-5 arasında değişmektedir.Bu son yıllardaki aile planlaması çalışmaları ile televizyonun etkisinden ve bilinçlenmeyle doğru orantılıdır.Kız ve erkek çocuk arasında doğu toplumları gibi aşırı fark olmasa da erkek çocuk için özenti de mevcuttur.
AİLE YAPISI
Aile yapısı giderek çekirdek aileye doğru yol almaktadır.Köyde halen geleneksel aile sayılabilecek aile mevcutsa da çekirdek aile fazla duruma geçmiştir.
Aile yapısı ATAERKİLDİR.Ailede baba egemendir.Ev işlerinin hepsini kadınlar yaptığı gibi, bahçe ve tarla işlerinin çoğunu da kadınlar yapmaktadır.Baba sadece dış işlerle meşgul olur ve ailenin geçimini sağlar.
Boşanmalar oldukça düşük seviyededir.
AKYAMAÇTA TANDIR KÜLTÜRÜ
Anadolu nun çoğu yerinde tandır bilinmektedir.Derinliği 1 metre kadardır.Genişliği 50-60 cm.olan yuvarlak bir çukurdan ibarettir.Anadolu kültürünün en eskilerinden birisidir.İçerisinde ateş yakılarak yemek ve ekmek pişirmekte kullanıldığı gibi aynı zamanda ısınma aracı olarak da kullanılır.
Tandırlar genellikle TANDIR EVİ denilen bölmede bulunur.Tandırın dip kısmından dışarıya kadar tandırın hava alması için bir küçük tünel vardır ki buna KÜLLE denilir.Külle deliğinin kapanmaması için etrafına bir muhafaza konulur ki buna da TANDIR EŞŞEĞİ denilir.Tandırda odun, hayvan dışkısından yapılan kerpiç ve koyun ve keçi dışkısı yakılır ki buna da SAŞMA denilir.
Tandır evleri dışında eski oturma odalarında da tandır bulunurdu.Bu tandırlar tamamen kışın ısınma amacıyla yapılırdı.Sobadan veya ocaklıktan tandır içerisine kor ateş alınır,tandırın kapağı yarım kapatılırdı.Küllesi olmayan bu tandır üzerine küçük masa biçimli ve adına KÜRSÜ denilen sehpa konulur,onun üzerine de battaniye veya bezlerden dikilmiş ve adına ÇUL denilen örtü örtülürdü.Kenarına oturanlar ayaklarını kürsünün altına sokar ve ısınırlardı.Tandı ve kürsü romatizmaya iyi geldiğine inandığım iki kültür eseridir.Bugün ortadan kalkmıştır.
KÖYDE KULLANILAN DEYİMLER
Tuzdan gelmiş eşek gibi,
Eşekten düşmüşe dönmek
Papaza kızıp dininden dönmek
Karı gibi konuşmak
Peygamber gibi ümmet kayırmak
Kapı bir komşu olmak
İki çift laf etmek
Lafı ağzına tıkamak
Ferfene yapmak(eğlenmek)
Ateşten gömlek giymek
Beynamaz olmak
Ehli keyf olmak
Dizine can gelmek
Şen, şakrak olmak
Garip olmak
Hanya yı Konya yı görmek
İpin ucunu kaçırmak
İpin ucunu salıvermek
Yularsız eşek gibi olmak
Berduş olmak
Adamı iplemek
Yükü yokuşa sürmek
Kağnı gibi gıcırdamak
Laf diye lafın b.kunu konuşmak
Erkişmek (Kibirlenmek)
Sızlanıp durmak
İşi başından savmak
İşi savsaklamak
Anasınınkine mart karı yağmak
Deli divane olmak
Başı sıkışmak
Başı bozulmak
Başı bozuk olmak
Zevkine düşkün olmak
Zevkince yaşamak
Esirgeyip korumak
Çekip çevirmek
İt gibi kapmak
At gibi tepmek
Karşıdan görünmek
Şafak atmak
Havlu attırmak
Sırtını yere getirmek
Lap diye düşmek
Her lafa karışmak
Her işe maydanoz olmak
Ölü gibi yatmak
Gurbetten gelmek
Kedi gibi miyavlamak
Canı sıkılmak
İnme inmek
Adam gibi durmak
Adam olmak
Başında nöbet tutmak
Kendini dağıtmak
Kendinden geçmek
Kendine gelmek
Kendini toparlamak
Ağzını toplamak
Mide bulandırmak
Suyu bulandırmak
Kafa karıştırmak
Hikaye okumak
Martaval atmak
Martaval dinlemek
İşi sallamak
İşi halletmek
Kaşına gözüne bakmak vb.
KÖYDE KULLANILAN ATASÖZLERİ
|
İtin ayağı taştan esirgenmez.
Bakarsan dağ,bakmazsan dağ olur.
Sırrını söyleme dostuna,o da söyler dostuna.
Söz gümüşse,sukut altındır.
İt,iti ısırmaz.
Namaz bir günlük olsa ne kuşlar kondurulur.
Lafla peynir gemisi yürümez.
Ev alma komşu al.
Adamın iyisi iş başında belli olur.
Yükü ağır eşek,attan ileri gider.
Ak koyun ak bacağından,kara koyun kara bacağından asılır.
Karaman’ın koyunu sonra çıkar oyunu.
İki cambaz bir ipte oynamaz.
Çocuktan al haberi.
Adamı rezil eden de vezir eden de avradıdır.
Gönül ot yemez,b.k yermiş.
Gönül ota konmaz,b.ka konarmış.
Komşu,komşunun külüne muhtaçtır.
Kırkından sonra azanı mezar paklar.
Sakla samanı gelir zamanı.
Ak akçe kara gün içindir.
Atın tepmezi,itin kapmazı olmaz.
Davulun sesi uzaktan hoş gelir.
Çıra dibine karanlık olur.
Dayak Cennet’ten çıkmadır.
Kötü komşu adamı mal sahibi yapar.
Balık bilmezse Halik bilir.
Ekici ol da bilici olma.
Balık baştan kokar.
Yalancının mumu yatsıya kadar yanar.
Halep ordaysa arşın buradadır.
Sütten ağzı yanan,yoğurdu üfleyerek yer.
Çobansız koyunu kurt kapar.
Kurt,dumanlı havayı sever.
Akıl yaşta değil baştadır.
Ağaç,yaşken eğilir.
Akıl akıldan üstündür.
|
AKYAMAÇTA EKMEK KÜLTÜRÜ
1-YUFKA EKMEĞİ:
Anadolu nun meşhur ekmeğidir.Mayasız hamurdan oklava ile açılarak sac üzerinde pişirilerek yapılan ekmek türüdür.Köyde, YUKA ve ŞEPE diye veya ikisi birden kullanılarak YUKA ŞEPESİ
adı verilmektedir.Uzun ömürlü bir ekmektir.Köylünün en çok tükettiği ekmek türüdür diyebiliriz.
2-ÇÖREK:
Köydeki taş fırınlarda,mayalanmış hamurdan yapılan,yuvarlak,150-200 gr ağırlığında fazla kabarmayan,taze tüketimi çok hoş olan,bayatlayınca da ısıtılarak yenen bir ekmektir.Yufkadan sonra en çok bu ekmek tüketilmektedir.
Taş fırınlarda kendisi iki gözlü olarak yapılmıştır.Alt göz ateş yanacak yerdir.Ortada Volkanik bazaltlardan kesilerek yapılmış ortası delikli taş vardır.Altta yanan ateş üst tarafı da ısıtır.
Her mahallenin ortak fırını mevcuttur.15-20 günde bir yakılır.Aynı gün birkaç aile ekmek yapar.Fırın ilk yakıldığı zaman zor ısındığı için o gün ekmek yapacak aileler ilk yakana yakacak yardımı yaparlar.Yakıt olarak meşe kütükleri,odun çeşitleri ve hayvan terslerinden yapılan kerpiç kullanılmaktadır.
Evlerde mayalanan hamur bezelere bölünür.Bezeler hamur tahtası denilen 1.5-2 metre uzunluğunda ki çift çakılmış tahta üzerine dizilip omuzda fırına götürülür.Yapılan ekmek miktarı tahta ile ifade edilmektedir.Örneğin; İki tahta ekmek yaptım.diye ifade etmektedirler.Fırından eve ekmek getirirken yolda rastlananlara sıcak ekmek verilmesi adettendir.Pişirilmiş ekmeğe ÇÖREK denmektedir.
3-MAYALI EKMEK:
Mayalı hamurdan sac üzerinde, yuvarlak biçimli pişirilen ekmek türüdür.Tazesinin tüketimi oldukça hoştur.Az yapılan bir ekmektir.
4-HAMURSUZ DENİLEN EKMEK:
Mayasız hamurdan yapılır.Tüketimi oldukça azdır.Mayasız biraz sert hamurdan yuvarlak şekil verilerek ısınmış tandır duvarına yapıştırılır ve hamurun yüzü parmakla şekillendirilir.Taze tüketilir.Bayatlayınca pek hoş değildir.Köylü bu ekmeğe HAMURSUZ adını vermiştir.
5-KAPAK EKMEĞİ:
Bu ekmek türünün köye Yunanistan dan göçmen gelmiş Muhacir ailelerden geçtiğini zannediyorum. Tepsilere konulmuş mayalı hamurun; altında kor ateş yine üzerine ateş doldurulmuş bir kapakla pişirilen bir ekmek türüdür.Fazla tüketilen bir tür değildir.
6-PAZAR EKMEĞİ:
Şehirde yapılan ekmeğe halk PAZAR EKMEĞİ adını vermiştir.İl ve ilçe merkezine gidenler oradan getirerek tüketimi yapılmaktadır.
KÖYDE YARDIMLAŞMA (İMECE) İLE YAPILAN İŞLER
Köy işlerinin yapılmasında köylü dayanışma ve yardımlaşmasına İMECE denilmektedir.Akyamaç köyünde de imece geniş olarak kullanılır.Köylüler birbirlerine karşılıklı olarak her işte yardımcı olurlar.Buna köylü kendi arasında KİŞŞİK adını vermiştir.
BAĞ BELLEME-BAĞ BOZUMU
Köyde bahardan sonra yaz başlangıcında yapılan bir iştir.Yer bağlarının dikimi düzenli olmadığından traktör kullanılmaz ve insan gücü ve bel küreği ile tüm bağ bellenir.Bu işte kadınlar birbirleriyle yardımlaşırlar.Her yıl Eylül ayı içerisinde BAĞ BOZUMU yapılır.Bağ bozumunda da yardımlaşmalar mevcuttur.
EKİN İŞLEME-YOLMA
Köy arazisi makineli tarıma uygun olmadığı için ekinlerin büyük bir kısmı halen orakla biçilmektedir.Buğday biçmeye EKİN İŞLEME denildiği gibi,nohut, mercimek,burçak,arpa gibi hububat elle tarladan toplandığı için buna da YOLMA adını vermişlerdir.Bunlar da imece usulü ile yapılır.
TERSLİK YAPMA
Yaz başlangıcında yapılan bir iştir.Kış boyunca bir çukura doldurulan hayvan dışkıları demirden veya ağaçtan yapılmış ve adına KASNAK denilen kalıplara samanla birlikte doldurularak çiğnenmekte
ve kurutulup yakıt olarak kullanılmaktadır.Bu işe halk TERSLİK YAPMA adını vermiştir.İmece ile yapılır.Terslik yapmada mutlaka ÇILBIR (köylüler buna CİLBİR derler) mutlaka yapılarak yenilir.Bu adettendir.Çılbır, yumurta, sarımsaklı yoğurt ve üzerine tereyağı dökülerek yapılan bir yemek çeşididir.
PEKMEZ KAYNATMA
Bağdan getirilen üzümler ŞIRAHANE - ŞIRALIK denilen taştan oyma havuzlarda veya betondan yapılmış havuzlara dökülerek iyice ezilir.Çıkan suya ŞIRA denilir.Şıra kazanlara doldurulur.İçerisine beyaz renkli pekmez toprağı atılarak kaynatılır ve tortunun tabana çöktürülmesi sağlanır.Daha sonra tortudan ayrılan temiz şıra LEĞENLERE (Halk buna BEKMEZ İLEĞENİ der) doldurulur ve pekmez yapanların bildiği belli bir kıvama kadar kaynatılır.Pekmez kaynatma bağ bozumu sonrasında yapılmaktadır.
ERİŞTE VE MANTI KESME
Köylü kadınların yardımlaşarak kış için hazırladıkları hamur işleridir.ERİŞTE: Yufka gibi açılan hamurun ince ve uzun olarak kesilmiş şeklidir.Kurutulur ve fırında kavrulur.Kış mevsiminde pilavı yapılarak yenilir.MANTI:Yufka gibi açılan hamurun küçük küçük baklava dilimi şeklinde kesilerek hazırlanır.Kurutulur ve kışın haşlanır, sarımsaklı yoğurtla karıştırılır ve üzerine kavrulmuş tereyağı dökülerek yenilir.
BULGUR KAYNATMA-SOKU DÖVME-BULGUR ÇEKME
Köyde bulgur yapımı güz mevsimindedir.Aşağı yukarı bulgurlar aynı zamanda yapılır.Büyük kazanlarda kaynatılan buğday çıkarılıp kurutulur.Daha sonra köy girişinde (Çeşmenin önü) bulunan oyulmuş taş (Buna SOKU denilir) içerisine hafif nemlendirilerek doldurulur.Köy kadın ve erkekleri yardımlaşarak, ağaçtan yapılmış ve adına TOKMAK denilen aletlerle bunu döverler.Böylece bulgurun üzerindeki kepek çıkarılmış olur.Kepekten arındırılmış bulgur tekrar kurutularak el değirmenlerinde çekilir ve tüketime hazır hale getirilmiş olur.Kazanlarda buğday kaynatma işine: BULGUR KAYNATMA; kepek çıkarma işine:SOKU DÖVME; bulguru değirmende ufalama işine ise BULGUR ÇEKME adı verilir.Bu işlemlerde artık makineleşmiştir. Bulgur yapımının her aşamasında da yardımlaşma mevcuttur.
HARMAN KALDIRMA
Ekinlerin orakla veya ekin makinesi ile biçilmesinden sonra tarlalarda desteler bir araya biriktirilir
ve YIĞIN denilen öbekler oluşturulur.Daha sonra bu yığınlar eskiden hayvanlarla, şimdi ise traktörlerle
köyün HARMANLIK denilen yerine taşınır ve yığılır.Herkes ekinini oraya getirirler.Daha sonra sapların
sürülmesi gelmektedir.Eskiden saplar öküzler koşularak DÜVEN/DÖVEN/DÖĞEN denilen aletlerle yapılmaktaydı.Daha sonra bu işi makineler yapmaya başlamışlardır.Sap sürülür ve rüzgarla savrulur, tane ile saman birbirinden ayrıldıktan sonra taneler çuvallara, saman HARAR denilen büyük çuvallara doldurularak taşınır.Taşıma işinin en emektar hayvanı ise eşeklerdir.
Harman kaldırma işi de topluca yapılan işler arasındadır.Harmanda da köylü birbirine yardımcı olurlar.Köyün harmanlık mevkisi dışında; tarla başlarında özel harmanı olanlarda mevcuttur.Hayvan yiyeceği olarak kullanılan saman yetmezse çevre köylerden kamyonlarla saman temin edilmektedir.1970 li yıllarda köye ilk kamyonu alan İZZET GÜLÖNÜ ve İZZET ELÇİK tüm köyün çevre köylerden samanlarını taşırlardı.Vatandaş tarladan kaldırdığı buğdayı Güzelyurt taki değirmenlerde un yaparak tüketirler.
TARHANA YAPMA
Köyde, yoğurt ve DÜĞ denilen buğday kırmasının karıştırılarak yapılan bir tarhanası mevcuttur.
Tarhana elle üçken biçimine getirilir ve kurutulur.Kışlık yiyecek olarak hazırlanmaktadır.Kışın su içerisinde bekletilerek yumuşatılır.Daha sonra ister kavrularak isterse çorba yapılarak içilebilir.
OT TOPLAMA
Köy kızları ve kadınlarının ilkbahar mevsiminde 5-10 kişilik gruplar halinde tarla ve bahçelerden yenilen yabani otları toplama işidir.Madımak, karavlık, kuş ekmeği, iğnelik, yilpik, dede sakalı, kaz ayağı gibi otlardır.Evelek(Efelek) denilen otu tüketen azdır.Isırgan otu ve ebegümeci çok olmasına rağmen tüketimi yoktur.
ODUN VE GEVEN(KEVEN) KESME
Odun ve geven köylünün temel yakacak türüdür.Odun yakılma, geven ise tutuşturucu olarak kullanılmaktadır.Geven Latince si ASTRAGALUS denilen dikenli bir bitkidir.Selevir denilen hasırdan yapılmış eşya içerisine doldurularak geitirilir.Grupla gidildiği gibi tek olarak ta bu iş yapılır.
TOPLU ÇAMAŞIR YIKAMA VE YIKANMA
Köyün giriş kısmında köyün ortak malı olarak yapılmış ve adına IRMAK veya YUNAK denilen çamaşırhanesi bulunmaktaydı.Şu anda zannederim kullanılmamaktadır.Çamaşırhanede çeşme,ocaklıklar ve çamaşır yıkanılacak yerler vardır.Ayrıca çeşmenin yanında çamaşırları durulamak için bir de havuzu mevcuttur.
Köy kadınları kış mevsimi dışında her mevsim haftanın bazı günlerinde toplu olarak örneğin 5-6 kişilik gruplar halinde yunağa giderler, ocaklıklarda su ısıtarak hem çamaşırlarını yıkar hem de kendileri yıkanırlardı.Deterjanlar yokken bol bol sabun kullanılırdı.Çamaşırları, çamaşır dövme aracı olan ve adına TOKUÇ denilen ağaçtan yapılmış aletlerle döverek kirlerini çıkarmaya çalışırlardı.Yunak dışındaki çeşmelerde çamaşır yıkamak ve durulamak yasaktı.Çünkü buradan hayvanlar su içerlerdi.Yasağa uymayanlar köy erkekleri, köy bekçisi veya muhtar tarafından azarlanırdı.Hatta köy bekçileri bu konuda oldukça sert davranarak kadınların elinden yıkanmış çamaşırlarını alır yere atardı.Bazen kadınlar ve köy bekçileri arasında bu nedenle kavgalar çıkardı.
BEKÇİLİK SİSTEMİ
Köyde ekili-dikili arazilerin korunması ve bahçe sulama işlerinin düzenli yürütülmesi için köy muhtarlığınca iki bekçi tutulur.Köy bekçisi sulama işlerine bakar, kır bekçisi ise köy arazisindeki ekili dikili araziyi korur.Araziler aklımızda kaldığına göre:
KARŞIBAĞ
ÇAY İÇİ
KOCAGÖL
KEMERLİ
KASNAK
KÖY ARDI
ARMUT ÇUKURU
MİLİZKAYASI
ÇÖKEK
HARMANCIK
KAYABAŞI
NUZLABAŞI
GELEMONOS
KORU
KİLLİK
DELİKLİKAYA
KUŞAKLITEPE
İNCEPINAR
KADINCIK
KÜKÜRT
HARMAŞA
MA MERLİK
ANDOS
SE LİK
KIZILKOYAK
ALIÇLI DERE
ZİYARET
ARMUTLU
KESTEL
GÜLÖNÜ
MEKENİN DERE
BEKÇİLİK YAPAN HATIRLADIĞIMIZ İNSANLAR:
BEKİR EMLİK
RAMAZAN GÜLÖNÜ
FİDA MELER
ŞAHİN MELER
FİKRİ MELER
MEHMET APRA(TORUN MEHMET)
MUSTAFA ŞİŞMAN(KARA MUSTAFA)
DUVARALI MUSTAFA(DUVARA KÖYÜNDEN)
MANDAMALI HASAN(SEYİT ALİNİN OĞLU)
İLYAS DAL
İBRAHİM TÜRKER
ÇOBANLIK SİSTEMİ
Köydeki malları otlatan insanlara çoban denilmektedir.Köyde 2 adet davar,1 adet sığır çobanı tutulmaktadır.Çobanın ücreti hayvan başı alınan ücrettir.Eskiden çobanlara,bekçilere ve imamlara HAK denilen buğday veya arpa verilirdi.Bunlar:ÇOBAN HAKKI, BEKÇİ HAKKI, İMAM HAKKI olarak bilinirdi.Şimdi ise bunun yerini para almıştır.
Çobanların birer eşeği mevcuttur.Çoban yorulduğunda biner.Aynı zamanda çobanın azığı dolu olan heybeyi taşır.
Çobanlar azık olarak:Kaynatılmış patates,haşlanmış yumurta,pekmez,kuru soğan,CİVİL denilen küçük çömleklerle yoğurt(Çömlek:topraktan yapılmış,tandırda yemek pişirmek için kullanılan uzunca toprak kaptır.Buna köyde ÜZLÜK adı da verilir.) ve evde yapılmış yemeklerden azık alırlar.Heybenin bir gözünde bunlar bulunur; diğer gözünde ise su testisi veya su testisinin küçüğü olan ve BOCUT adı verilen su kabı veya plastik bidon konulur.Çoban ve çırağı(Çobanın yardımcısı) bunları yer ve içerler.
YEMEK KÜLTÜRÜ
Akyamaç köyünün yemek kültürü oldukça gelişmiştir.Tirit yemeği şimdi az yapılan yemek türüdür.Bunun yanında un bulamacı,kaygana ve yağlama da artık az yapılmaktadır.Madımak yemeği bu bitkinin yetiştiği dönemde yapılır.Bunun yanında mahalli olarak toplanan otlardan da yemekler yapılır.
Çılbır(köyde cilbir diye söylenir) genelde kerpiç yapma(hayvan terslerinin KASNAK denilen kalıplara konularak çiğnenmesi) sırasında yapılmaktadır.Tarhana denilen şey,tüm Anadolu da bilinen tarhana değildir.Yoğurt ve buğday kırmasından yapılır ve üçgen biçiminde şekillendirilerek kurutulur.Kış mevsiminde ıslatılır ve ister çorba ister kavrulmak suretiyle yenilir.Domatesle yapılan tarhana köyde pek bilinmez.Aşlık çorbası artık pek yapılmamaktadır.Ayranlı çorba ise yaz aylarının vazgeçilmez unsurudur.Soğuk olarak içilmektedir.Tatlılar her gün sofrada bulunmaz. Ev hanımının canının istediği zaman veya özel günlerde yapılır ve yenir.Peliza ise eski bir tatlı çeşidi olup şimdi pek yapılmamaktadır.Pekmez ve un karıştırılarak yapılan basit bir muhallebi türüdür.Sütlü çorba daha az yapılmakla beraber halen yapılan çorbalardandır.Yemeklerde illâ çorba olma şartı yoktur.Misafir olduğu zaman çorba-salata-yoğurt-turşu-hoşaf sofranın yardımcı demirbaşlarıdır. Sabah kahvaltılarında çorba içilmez.Genelde çayla kahvaltı edilmektedir.
Düğün yemeklerinde çorba,nohutlu yahni,pilav,hoşaf ve sütlaç verilmektedir.Pilavlarda genelde bulgur tercih edilmektedir.Mantar mevsiminde mantarlı pilav yapılmaktadır.Kuru fasulye ve nohut genelde kış yemekleri olarak göze çarpar.Salata her yemekte bulunmayabilir.Onun yerine kuru soğan, taze soğan,çeşitli yeşillikler,mevsimine göre toplanmış yabani otlar salata yerine konulabilmektedir
KÖYÜN EĞİTİM DURUMU
Köyde İlkokulu bitirmemiş insan sayısı 1970’li yıllarda bir hayli fazla iken bugün bunların çoğu öldüklerinden sayı oldukça azalmıştır.Köydeki İlkokul (İlköğretim Okulu) halen açıktır. Zannederim II.kademesi Güzelyurt a taşınmaktadır.
Köyde yetişmiş insan gücü ve bürokratı çok azdır.İlk Liseyi bitirenler Ahmet in oğlu Hikmet (HİKMET GÜLÖNÜ ; Seydişehir Alüminyum Fabrikasından emekli olmuştur.) ve Bilal ın oğlu Fehmi (FEHMİ OYLUM; inşaat sektöründe çalışmaktadır)dır.Bunlardan sonra birçok lise mezunu olmuş bunların bir kısmı imam olarak görev almış, bir kısmı ise polislik görevindedirler.Köyde ilk üniversite bitiren Bekir EMLİK'in oğlu MURAT (MURAT EMLİK) oldu.Daha sonra üniversite
bitirenlerin bir çoğu da Murat EMLİK örnek gösterilerek okutuldu.Ayrıca 1990 lı yıllardan sonra dışa
başlayan göç nedeniyle sosyal çevrenin değişmesi ile üniversite okuyanların sayısında bir artış olmasına rağmen sayıları halen iki elin parmak sayısını geçmez.Murat EMLİK ise şu satırları karalayan insandır.
ESKİ GİYSİ ÇEŞİTLERİ
ERKEK GİYSİLERİ
-------------------------------- :
ŞAPKA: Erkeklerin başa giydiği önü siperli başlık.
ŞALVAR: Bugünkü pantolon yerine giyilen giysi.Köyde Adana şalvarı olarak tabir edilen şalvar cinsi giyilmemiştir ancak İngiliz kilotu tabir edilen paçaları dar paçadan yukarı genişleyen şalvar 1900 lü yıllarda giyilmiştir.
GÖMLEK veya GÖYNEK:Bir üst giysisidir.
CEPKEN/YELEK:Gömlek üstüne giyilir.
İŞLİK veya İÇLİK : Bugünkü atlet yerine giyilen ve ketenden yapılan kumaştan iç giysisi.
DON-TUMAN :Şalvar veya pantolon altına giyilen uzun iç giysisi.
YÜN ÇORAP :Koyun yününden 5 şişle örülerek yapılan çorap cinsi
ÇARIK : Genellikle manda derisinden yapılan ayakkabı olarak giyilen üstü açık ayak giysisi
KADIN GİYSİLERİ
------------------------------- :
YAZMA / CEMBER / ÇİT / BAŞÖRTÜSÜ: Başa örtülen örtü.
FES : Kenarı yazmalı, üstünde ortası sivri demir muhafaza bulunan başlık.Evli kadınlar giyer.Fesin alın kısmına baş altınları takılır.
ÜÇ ETEK : Üç dilim etekli kadın üst giysisi.
ŞALVAR : 4,5 - 5 Metreden yapılan oldukça geniş kadın alt giysisi.
DON : Şalvar altına giyilen uzun iç giysisi
ŞAL : Bele sarılan renkli kuşak. |